Ana Sayfa 25.05.2025 1004 Görüntüleme

Evlendiğimiz Gün

2 / 2

Bir gün, yine yalnız hissettiğim bir akşamda, cesaretimi topladım ve Murat’la konuşmaya karar verdim. “Murat, seninle konuşmamız lazım,” dedim. Gözlerini ekrandan ayırmadan, “Ne var Ayşe?” diye cevap verdi. İçimden derin bir nefes alarak, “Bizimle, evliliğimizle ilgili bir sorun olduğunu düşünüyorum. Sanki birbirimizden uzaklaşıyoruz. Eskisi gibi değiliz,” dedim.Murat, nihayet bana dönüp baktı. “Ne demek istiyorsun Ayşe? İşim çok yoğun, eve geldiğimde sadece biraz dinlenmek istiyorum. Lütfen sorun çıkartma,” dedi.Bu cevap, içimde biriken tüm duyguları patlatan bir tetikleyici oldu. “Sorun çıkartmak mı? Sadece biraz ilgi ve anlayış istiyorum. Evliliğimizin bu hale gelmesinden dolayı çok üzgünüm,” dedim.Murat’ın yüzündeki ifadesizliği görmek, içimi daha da acıttı. “Ayşe, hayat her zaman tozpembe olamaz. Gerçek dünyada işler böyle yürüyor. Lütfen abartma,” dedi ve tekrar televizyona döndü.O gece, gözyaşlarımı yastığıma gömerek uyumaya çalıştım. Artık anladım ki, Murat ile aramızdaki mesafe sadece fiziksel değil, duygusaldı da. Yıllar geçtikçe, bu mesafe daha da büyüdü ve ben kendimi her geçen gün daha yalnız hissettim.Bir gün, kendimi dışarı atmaya karar verdim. Sokaklarda amaçsızca dolaşırken, bir gün, kendimi dışarı atmaya karar verdim. Sokaklarda amaçsızca dolaşırken, bir kafeye rastladım. Küçük ama sıcak bir yerdi; cam kenarındaki masalarından birine oturdum. İçeride yumuşak bir müzik çalıyordu, sanki içimdeki karmaşayı biraz olsun yatıştırmak ister gibiydi.Garson gelip siparişimi aldığında, yüzümde zoraki bir gülümseme belirdi. “Bir filtre kahve lütfen,” dedim sessizce. O sırada camın diğer tarafında yürüyen bir kadın dikkatimi çekti. Elinde bir kitap taşıyordu, yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Kendi kendime düşündüm: Ne zamandır huzur hissetmedim acaba?Kahvem geldiğinde, çantamdan küçük defterimi çıkarıp yazmaya başladım. Duygularımı kelimelere dökmek, uzun zamandır unuttuğum bir rahatlama hissi verdi. Murat’tan, yalnızlığımdan, içimde büyüyen o görünmez duvardan bahsettim sayfalara. Yazdıkça, sanki içimdeki düğüm yavaş yavaş çözülüyordu.Tam kalkmak üzereydim ki biri yaklaşıp, “Affedersiniz, o defteri yazarken sizi gördüm. Yazmayı seviyorsunuz sanırım,” dedi. Kısa siyah saçlı, nazik bakışlı bir adamdı. İsminin Emre olduğunu söyledi. Bir edebiyat öğretmeniymiş. Ayaküstü başlayan bu konuşma, saatler süren bir sohbete dönüştü.O gün, bir kırılma noktası oldu benim için. Kendimi ilk kez dinlenmiş, görülmüş hissettim. Murat’ın sessizliğiyle karşılaştırınca Emre’nin ilgisi, içimde sönmek üzere olan bir kıvılcımı yeniden alevlendirdi.Elbette her şey bir anda değişmedi. Ama o gün, kendi yolumu aramaya başladım. Artık yalnızlığımı sessizce kabullenmek yerine, kendi sesimi bulmak istiyordum.

Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.

2 / 2

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım |
Telefon
WhatsApp