İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, iki ay önce gerçekleşen DEM heyeti ziyaretinde yaptığı açıklamalar gazeteci Fuat Uğur’un köşesinde gün yüzüne çıktı. Öcalan’ın İsrail ve Ortadoğu üzerine yaptığı değerlendirmeler, dikkat çekici mesajlar içeriyor.

Öcalan, İsrail’in asıl hedefinin kendisi olduğunu ileri sürerek, “Şu an İsrail’in tek derdi beni ortadan kaldırmak. Kandil’in aklı yerinde değil, bunu engelleyemez. SDG ise İsrail’in etkisi altında” ifadelerini kullandı. İddiasına göre, Kandil İran’ın, SDG ise İsrail’in nüfuzu altında hareket ediyor. Bu etki alanının kırılmasının tek yolunun kendisinden geçtiğini savundu.

Gazze, Lübnan ve Suriye üzerinden yürütülen İsrail merkezli beş aşamalı planın, son aşamalarında İran ve Türkiye’nin yer aldığını söyleyen Öcalan, Kürtlerin bu stratejik denklemin tam merkezinde olduğunu belirtti. Süleymaniye’den Afrin’e kadar “Gazzeleştirme planı” uygulandığını öne süren Öcalan, İsrail’in bu süreci Kürtler üzerinden sürdürmeye çalıştığını dile getirdi.

Ziyarette ayrıca suikast iddialarına da yer verildi. Öcalan, geçmişte yaşanan şüpheli ölümleri hatırlatarak Pervin Buldan’a uyarılarda bulundu. 1993’teki ateşkes döneminde Eşref Bitlis’in ölümü ve 33 asker olayı gibi örnekleri hatırlatarak benzer senaryoların yeniden devrede olabileceğini ima etti.

“Biz Ülkemiz Türkiye Diyoruz”
DEM heyetiyle yaptığı görüşmede Türkiye ile stratejik bağ kurmanın önemine vurgu yapan Öcalan, “Biz ülkemiz Türkiye diyoruz. Buna rağmen bazı muhalif kesimler neden karşı çıkıyor anlamıyorum” dedi. Türkiye’yi stratejik bir müttefik olarak gördüğünü belirten Öcalan, ulus-devlet anlayışı yerine demokratik çözüm vurgusu yaptı.

PKK içinden ve çevresinden gelen “Kurtarıcılık oynuyor” eleştirilerine ise sert çıktı. “Kendimi kurtarmak için hiçbir şey yapmadım, tam tersine süreci durdurdum” diyen Öcalan, gerçek hedefin kişisel değil, stratejik olduğunu belirtti.

Sözcü gazetesine yönelik sert eleştirilerde de bulunan Öcalan, gazetenin “algı operasyonlarıyla Kürt düşmanlığını körüklediğini” iddia etti ve bu tür yayınların halkları birbirine düşürmeyi amaçladığını öne sürdü.

Abdullah Öcalan’ın bu açıklamaları, hem bölgesel gelişmelere dair yorumları hem de iç siyasi dengelere gönderdiği mesajlarla dikkat çekerken, kamuoyunda yeni bir tartışmanın kapısını aralayacak gibi görünüyor.